Teknoloji Satın Alma Rehberi – 2

Alttaki başlıkta 1000 dolarlık DVD oynatıcılardan söz ediyordum. Ali’nin dediği doğru, eğer 1999’da DVD seyretmek isteyen biriyseniz o civarda para verip oynatıcı almak zorundaydınız.

İyi de bir şeyin değeri nasıl belirleniyor? Bunu daha çok ekonomistlere ve iş adamlarına sormak lazım ama daha kişisel bir düzeyde düşünürsek: DVD izlemenin size vereceği hazzı sayısal olarak ifade edebiliriz veya daha basiti 1000 dolara başka neler yapabileceğinizi düşünebiliriz. Eğer 1000 dolarla diğer yapacağınız şeyler size DVD izlemekten daha fazla keyif veriyorsa DVD oynatıcı almazsınız. Bu kadar basit.

Fakat asıl sorun şu: DVD oynatıcı alma anında o aleti ne kadar kullanacağınızı bilmiyorsunuz sadece tahmin yürütüyorsunuz. Genelde bu tahmin de hep iyimser oluyor. Örneğin ben 1999’da DVD oynatıcı aldım ama onu izleyen bir yıl boyunca kaç kere DVD izledim dersiniz? Cevap çok çok az: Belki 5, belki 10

Neden mi çünkü DVD oynatıcı 1000 dolardı ama DVD’ler de mağazalarda 40 dolara falan satılıyordu da ondan 🙂 Bu örnekten devam edersek eğer bir yıl sonra DVD oynatcıların fiyatı yaklaşık 400 dolara düşüyorsa ve filmler de 25 dolara iniyorsa herkesten bir yıl önce bu teknolojiye sahip olma hevesiniz size tam olarak 1400 dolara mal oluyor (oynatıcı artı 10 film). Oysa sizden bir yıl sonra aynı satın almayı yapan arkadaşınız 650 dolar harcamış oluyor. Yani başka deyişle 750 dolar gereksiz para harcayıp sadece 10 film izliyorsunuz. Film başı zarar 75 dolar!!! Oysa o 750 dolarla bir yılda kaç kere sinemaya gidip hatta öncesinde dışarıda yemek de yiyebilirdiniz?

Buradan şu sonuçlara varabiliriz:

1 – “İhtiyaçlarımız” konusunda doğru tahminlerde bulunmak kolay değil.

2 – Herhangi bir ürüne ihtiyacımız olsa bile aslında “Kaç kere kullanırım?” sorusuna (Yani ne kadar ihtiyacımız olduğuna) doğru cevap vermiyoruz. Veremiyoruz değil vermiyoruz. Nedeni de GAS (Gear Acquisition Sydrome – Alet Alma Sendromu) adı verilen hafif düzeyde bir obsesif kompalsif bozukluk.

Örneğin video kameraların kafa ömürleri yaklaşık 500 saattir. Canon’un orta kalite DSLR ları genelde en iyi ihtimalle 50.000 kare çekebilirler… Bu rakamlar ilk duyulduklarında korku yaratırlar: “Aman allahım o kadar para verdim sadece 500 saat mi çekim yapacağım?”

Oysa 500 saat çekim kabaca 500 DV kaset demektir. Hiç 500 kaset çekmiş birini görmedim (uzun metraj film yapsanız bile bu kadar kaset harcamanız olası değil). Düşünün kameranızla toplam kaç saat çekim yapmışsınızdır? Tahminde bulunun. 15 mi? 25 mi? Belki o kadar bile değil!

Buna rağmen insanlar sanki sonsuza kadar kullanacakmış ve ellerinden düşürmeyecekmiş gibi son derece pahalı ürünleri satın almaya devam ediyor ve herkes sürekli “En iyisini” bulmaya çalışıyor (sanki öyle bir şey varmış gibi:) İşin daha da kötüsü herhangi bir ürünü aldıktan sonra insanlar “En iyi ürünün o olduğuna” kendini inandırıyor (Önce satın al sonra araştır! Bu psikolojik testlerle kanıtlanmış bir şey. Hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan biri olan Stumbling on Happiness‘de Daniel Gilbert bu konuyu bir çok örnekle kanıtlıyor)

Neden Dpreview.com diye bir site var? Neden hep “en iyi kamerayı” almaya çalışıyoruz? Neden hiç ilgimiz olmayan şeyleri saatlerce okuyup anlamaya çalışıyoruz ve her şeyden tuhafı neden bunları yaptıktan sonra yine de gidip yanlış ürünleri alıyoruz?

Bu bir rehberse mutlaka bir sonuca varmak gerek değil mi? Olabildiğince temel dört kurala uymak yeterli bence:

Kural 1: Çok zevksiz biliyorum ama herhangi bir teknolojinin olgunlaşmasını beklemek gerekiyor. Örneğin 1998’de Sony Mavica FD7 diye bir dijital fotoğraf makinası çıkarmıştı. Bir arkadaşım hemen bunu almış getirmiş (Yine sihirli rakam olan 1000 dolar gibi bir paraya) ve bir süre kamerayı kurcalamıştık.

Felaket bir alet olan Mavica diskete kayıt yapıyordu! Çözünürlüğü ise tamı tamına 640*480’di! Dikkatinizi çekerim bu anlattıklarım 25 yıl önce falan değil topu topu 10 yıl önce oluyordu. Arkadaşım pek mutluydu ama ben dijital fotoğraf işinin daha en az bir 7-8 yılı olduğuna neredeyse emindim. Karşımızda tamamen erken doğmuş ve yetersiz bir teknoloji duruyordu. Sonuçta tabi ki teknolojik ilerleme hiç bir zaman durmayacaktır (yoksa kapitalizm ciddi bir kriz yaşar!) ama kabul edilebilir bir makul seviyeden söz edilebilir. O seviyeyi bekleyin!

Örnek: Video çeken DSLR’ların ilk kuşakları deneysel olmak zorunda. Bundan sonraki kuşaklar çok daha iyi olacak.

Kural 2: Gerçekçi olun: Bunu daha önce açıkladım. Teknolojiyi nasıl kullanacağınız konusunda mantıklı olmaya çalışın. “O 5000 dolarlık kamerayı alacağım ve harıl harıl film çekmeye başlayacağım” pek gerçekçi bir cümle değil. Onun yerine 5000 doları filme harcamak ve kamerayı kiralamak size çok daha fazlasını kazandırabilir.

Örnek yalan: “5D Mk2 alacağım ve acayip fotoğraflar ve videolar çekeceğim!”

Kural 3: Teknoloji çok iyi olabilir ama yaygın mı? Diğer teknolojilerle uyumlu mu? Örneğin 8500 YTL lik televizyonda HDMI girişi yoksa ciddi şekilde kazık yemek üzeresiniz demektir veya 1000 dolarlık DVD okuyucunuza 40 dolara film bulabiliyorsanız en fazla 10 film alınca nefesiniz kesilecek demektir vs vs.

Daha basitleştirirsem: Satın alacağınız teknolojinin girdi çıktı olanakları neler? Taşıyıcı ortam olarak neyi kullanıyor? Taşıyıcı ortam maliyeti ne? Başkalarında var mı? Yaygın mı?

Örnek: Panasonic P2 kart teknolojisi! Harika bir kameraya yapaılabilecek en büyük kötülük. Kim tanesi 700 dolara 4 GB kart almak ister ki?

Kural 4: En iyisini alma saplantısını bırakın. Bu zaten bir yanılsama. En iyisi diye bir şey yok!

Örneğin bütün DSLR lar üç aşağı beş yukarı benzer sonuçlar veriyorlar. Zaten RAW çektiğinizde kameranın neredeyse hiç bir önemi kalmıyor. Sadece algılayıcı ve merceği kullanmış oluyorsunuz.

Daha önce de yazmıştım: Ben bir konuyu “unutmak” için alış veriş yapmaktan yanayım: Bir tercih yapın sonra bir daha geri dönüp bakmayın. Arkadaşlarınızı da dinlemeyin, neredeyse hiç bir zaman yaptığınız tercihleri beğenmeyeceklerdir!

Yorum yapın